20 Aralık 2008 Cumartesi

Yanıyor Sivas


Çok değil aslında, onbeş yıl öncesi. Dört yaşındaydım, hayal meyal hatırlıyorum. Sivas cumhuriyet tarihinin -hatta belki insanlık- en rezil gününe ev sahipliği yapmıştı. Mişli zaman evet.
"Biz oraya elimizde güllerle gitmiştik, savaş için değil barış için gitmiştik" diyor aydınlar sahnede.
Dostlar Tiyatrosu geçen sezondan beri hatrı sayılır bir seyirciyle oynadığı Sivas 93 adlı, belgesel oyunuyla bu Cuma gecesi Cadde Bostan Kültür Merkezi'ndeydi. Mutlaka izlenilmesi, görülmesi gereken bir oyundu. Geçmikmiş de olsa izlemenin rahatlığıyla oturdum yerime. Oturduğuma utandım, sıkıldım, çıkıp gitmek geldi içimden. Böylesine bir rezilliğin yaşandığı ülkede nefes almama utandım. Burada yaşadığıma utandım, bu insanların belki sokakta yanımda yürüme ihtimalinden utandım. Diri diri yakılan insanlar, öldürülen aydınlar, sanatçılar, şairler... Beyni pas tutmuş adamlar, bağnaz algılarını savaş sebebi eylemiş yobazlar... Kusuyordum.
Yaşadığımız ülkenin yakın tarihindeki bu büyük utanç, objektif bir şekilde sahnede. Genco Erkal'ın yazdığı ve yönettiği belgesel oyun Meral Çetinkaya, Yiğit Tuncay gibi başarılı oyuncuların, güçlü performanslarıyla büyük bir etki yaratıyor.. Tek perde olan oyunda bir an olsun dikkatler dağılmıyor, tersine güçleniyor, güçleniyor... İlerleyen zamanla birlikte oyunun gücü de artıyor. Arkadaki ekranda Sivas Katliamı ile ilgili görüntüler ise oyunu fazlasıyla zenginleştirmiş.
Unutma temmuzu silme beyinden
Alevler içinde, yanıyor Sivas
Ölüm emri gelmiş kara beyinden
Dumanlar içinde yanıyor Sivas
Gözümüzün önünde yanıyor Sivas.. Gözümüzün önünde gidiyor nice aydın.. Kapkara beyinler yakıyor yurdun geleceğini.. Gözümüzün önünde oluyor hepsi. Ama birileri farkında birileri değil. Birileri hep görüyor, gözüne gözüne sokmak istiyor bu ülkenin. Gözlerini sımsıkı kapatan ise çok.. Mecburi "provakasyona" aldırış etmiyor halk. Devlet büyükleri acıları paylaşıyor(!) Polis, jandarma yaşanan vahşetin ortağı oluyor. Gözümüzün önünde yanıyor Sivas. Madımak bu ülkenin geleceğinin mezarı oluyor.

Muhlis’in Asım’ın ne suçu vardı,
Dillerinde tevhit Sivas’ı sardı,
Kaldıkları otel onlara dardı
Kara beyinlere kanıyor Sivas
Tam onbeş yıl geçti üzerinden.. Tastamam onbeş yıl. Bugün Madımak otelinin altında kebapçı var. Başımızda aynı zihniyetin adamları. Aynı katiller, aynı insanlar.. Onlarca duruşma, yitip giden insanlar, dinmeyen yaralar, hala cayır cayır yanan Sivas.. Üzerinden gelip geçen zamanda o gün unutmayan, o gün bas bas bağıran bugün de bağırıyor. Değişmiyor bir şey. Geçmişte kalan unutulmaya, üzerine oluk oluk toprak atılmaya devam ediyor... Sahnede yükselen çığlıklar. Yanıyor Sivas, yanıyor! Işıklar kapandı, karanlık heryer.. Kadınlar kaçıyor, türküler söylüyor genç kızlar içerde.. Camlar kırılıyor, atlayan atlıyor, atlayan ölüyor. İçerideki ölüyor. Cayır cayır yanıyor bembeyaz kapler.. Pir Sultan Abdal yanıyor bu kez dörtyüz yıl sonra yine. Öyle bir yangın çıkıyor ki Madımak'ta, yobazlar bir yakıyor, bin yanıyor, bir yakıyor bin alıyor... Yanıyor Sivas sahnede onbeş yıl sonra tekrar.. Yanıyorum oturduğum yerde. Kalkıp kaçmak istiyorum. Öyle gerçekler ki karışmda, öyle cayır cayır yanıyor ki Meral Çetinkaya karışımda. Bağırmak istiyorum. Kurtarın bizi!
Artık konuşulsun Sivas diyor Genco Erkal.. Aslında çok büyük bir konu var diyor, kapamayın gözlerini unutmayın diyor... Öyle güzel diyor ki sahnede. Toplumsal belleğimizin anasını belliyor, hepiniz salaksınız diyor bağıra bağıra.. Hepiniz aptalsınız, balıksınız hepiniz diyor. Aziz Nesin'i anıyor.. Giden otuzyedi canı anıyor. Kaybolan geçmişin, yitip gitmiş geleceğin suratına tükürüyor. Genco Erkal ve Dostlar Tiyatrosu'nun yürekli dostlarını, cesaretini alkışlıyorum dakikalarca...
Mutlaka ama mutlaka izleyiniz, utanınız hiç utanmadan.. Yüzünüz kızarsın azıcık.
Rezilliğimizin başlamasına dakikalar kalmıştır. İyi seyirler.

Hiç yorum yok: