6 Eylül 2008 Cumartesi

Eylül 9

Üzerinden bir yıl geçmişti. Küçük bir şehirde, küçük mutluluklar içinde kocaman birşey düşmüştü üzerime. Geçen yıl şu günler. Şu günler zor günler. Eylül hep zor ama. Eylül gitmek ayıdır. Eylül'de gidilir. Gitmek için en güzel aydır. Birini göndermek için en kötü aydır. Hüzünle gelir Eylül, yaralarla gider. Eylül hep gider. Sonra Eylül'e ve Eylül'de gidenlere ağlanır. Gidene ağlanır.
Geçen yıl bu zamanlar zordu günler. Günler yoktu aslında. Gün ışığı yoktu geçen Eylül'de. Gece vardı. Bazen bir şarap şişesinde, bazen bir yastığın köşesindeydi geçen Eylül. Geçen Eylül kaldı orda. Şarap şişelerinin içinde, yastık köşelerinde.
Dönüp bakıyorum sık sık. Baktıkça batıyorum tekrar. Gidenin üzerinden yıl geçer, belki birkaç Eylül daha geçer. Ama giden Eylül'de gitmiştir. Eylül'de kalmak zor. Gitmek kolay.
Ustaca örülmüş ağların arasında yüzmeyi bilmeyen bir balıktım geçen Eylül. Kayalıkların arasından ilk çıktığımda yakayı eleverdim gözü dönmüş bir balıkçıya. Hala öyleyim. Yüzmeyi hiç öğrenmedim. Boğulmaya mahkum, suyun kaldırma gücünden mahrum bir bedenim. Hala öyleyim. Hala geçen Eylül'deyim. Hiç geçmeyen Eylül'deyim. Asla geçmeyecek, ömrüme demir atacak Eylül'deyim.
Ben Eylül'leyim.