26 Eylül 2008 Cuma

Işıklar Söner.... Neon Kapanır


En çok insanlardı genç adamı korkutan. Varlıklarıyla veya yokluklarıyla. Gelişleri ve gidişleriyle. En çok insanlardan korktu. Hayat bu kadar zor muydu yoksa herşeyden daha basit miydi. Bunu sordu durdu yol boyunca.
Korkuları oldu herkes kadar. Belki bir çok kişiden daha cesurdu ama herkes kadar korkuları vardı. Ama en çok insanlardan korktu. Sözlerinden korktu onların. Sessizliğinden. Onu anlamamalarından veya anlamalarından. Silinmekten veya silinememekten. İnsanlar onu hep korkuttu. Belki bu yüzden duramadı sımsıkı toprağın üzerinde. Ve kilosu kadar ağırlık bırakamadı kaldırımlara. Belki de hep bu yüzden son aynıydı. Hep aynıydı. İnsanlar yüzündendi. Belki onların sayesinde. Bir türlü kurtulamadı bu kalabalıktan.
Onların gidişleri ve gelişleri yaktı canını. Varlıkları veya yoklukları. Ne olursa olsun onlar varken var olamadı. Bu yüzdendi hep sonlar. Herşeyin sonunu düşünerek aldı nefesi. Akıtamadı hayatı zamana doğru. Yavaş yavaş aldı hep nefesini. Sonra... Sonrası yok. Bir tek kendi sonunu göremedi. Hayat bu kadar zor muydu acaba. Yoksa kolay mıydı her bir şeyden. Öyleydi veya böyledi. Hep korktu genç adam.
Eylül'de ölmek isterdim dedi bugün yakın bir arkadaşına. Şehrin en güzel semtlerinden birinde. En sevdiği, en korktuğu Eylül'ü de böyle bitirdi. Gelenler ve gidenlerle.
Elindeki kağıt parçaları ve sigarayla bir kaç adım daha attı sahnede. Terketti sahneyi sonra yavaş adımlarla. Kuliste kalmalıydı sahnesi tekrar gelene kadar. Sessiz bir bekleyişe kapadı gözlerini sonra.

( Sahne loş. Fonda Beethoven 9.Senfoni.. Genç adam sigarasını söndürür ve sahneden gider. Karanlık. Müzik hala duyulmaktadır)