31 Ocak 2009 Cumartesi

ilkel aşk isterim, aşkın en ilkel halini


Gümüşsuyu'nda sevgilimi bıraktıktan sonra otobüsle Beşiktaş'a giderek mi yoksa iki dakikaya Kabataş'a yürüyerek mi karşıya geçsem diye düşündüm. Gümüşsuyu Askeri Hastanesi'nin hemen önündeki sokakta yokuş aşağı koştura koştura inmemle son verdim bu düşünceye. 19:52 deki Kabataş kararımdan sonra 20:00'da Üsküdar Motor'u kalkmıştı. Kendimle gurur duydum.
Yeni okulumdaki ilk dönemimin bitmesi üzerimden tarif edilmez bir yük aldı, evet. Çocukluğumdan beri okul ortamını severim ve hiç bir okuldan -çok okul değiştirmiş bir öğrenciyim ben- bu kadar sıkılmadım. Salak drama tarihi sınavı bittiğinde bir süre beynimde ilk insan, onun doğaya karışıp oyun oynama isteği, tiyatronun doğuşu, büyüler gibi drama tarihi hocam için gerekli bilgiler dönüyordu. İki saatte yüzlerce kelimeyi sıkıştırmaya çalıştığım yedi sayfalık sınavıma - sınav sırasında iki tane sivilce çıktı yüzümde- küfrediyordum bahçede sigara içerken. Bugün mesleğimin doğmasını sağlayan homo ludens insan umurumda değil. İlkel insanın götlerinden uydurup yaptığı totemler, av dönüşü yaptığı taklit yoluyla büyüler, kötü ruhları kovmak için -el sanatlarının da doğuşu olarak kabul edilen- maskeler ve ve ve bunların tekmili umurunda değildi Taksim'e giderken. Okulumdan bıkmış ve sevgilimi özlemiştim. Hergün bindiğim o salak otobüs beni Levent'e bırakana kadar üç hafta bu yolda sürünmeyeceğimi, hatta belki bir sonraki dönem bu okuldaki son aylarım olacağını düşündüm. Düşüncesi bile şahane. Garip insanların garip muhabbetleri, dangalak bölüm başkanım, çığlık atan hocalarım hiç biri olmasaydı ne güzel olurdu değil mi? Bu tatil pek güzel olacaktı.. Hepsinden uzak üç hafta kulağa şahane geliyordu. Ve sonra sevgilimi özlemiştim tabii. Kara kedi gibi araya giren mal final haftasından sonra. Sarıldım.
İstiklal'de yürürken anlam vermeye çalıştığım okulum, -ve ilgili her şey- kaygılarım yoktu. İşi gücü olmadığı için, sırf hayatta kalmak için doğaya karışan, yüzlerce şey arasında koşturan ve derdini dansla-oyunla anlatan ilk insan gibiydim. İlkel ilkel yürüyordum Şehr-i İstanbul'un kalabalığı çok, tasası yok caddesinde.