3 Aralık 2008 Çarşamba

Antigone Ölsün... Geçmişim Kalsın

Sıkıldım... Sıkıldım... Sıkıldım... Yanımda bira içen seyirciler vardı. Bir de bunlar canım ülkemin tiyatro öğrencileri olunca sarhoş olasım geldi. Olayım da unutayım diye. Haliç Üniversitesi Tiyatro Bölümü 2. Sınıf öğrencilerinin Nazım Uğur Özüaydın rejisiyle sahnelediği Antigone oyununu izledik sınıfca.. Sadece sınıf olan biz değildik Haliç Ünivesitesi'nin kasvetli salonunda. Bizimle birlikte İstanbul'un çeşitli okullarında okuyan, çeşitli tiyatro öğrenciler de vardı. Çeşit çeşittik. Hatta salonun tamamını onlar oluşturuyordu.. Seyirciye hiç kızmadım oyun boyu garip tavırlarından dolayı. Tiyatro öğrencilerinin yaklaşık bir buçuk saat seyirci rolü oynayamamasına kızdım.. Garip alkışlar, yerli yersiz gülüşmeler, çıkıp gidenler, telefonlar, gürültüler... Ve tabi kesif kesif burnuma gelen bira kokusu. Oyundan çıktığımda aklımda kalan tek şey Efes Extra'ydı..
Günümüz kelimesi oldum olası yorar beni.. Günümüze uyarlamak, günümüzce yorumlamak. Bir de buna çağdaş, modern kelimeleri eklendiğinde ifrit olmaya sebeptir pekala.. Ama fikir yine de güzeldi. Çıktığımda aldığım derin nefesin sebeplerinden biri de olsa ikinci sınıf öğrencilerinin özverisi, Nazım Uğur Özüaydın'ın cesareti takdire şayandı. Sonuç ne olursa olsun.. Oyunu sevmedim. Ama bu oyunun kötülüğünden değil.. Bilakis benim ukalalığım. Sevmiyorum "günümüze uyarlanılmışları". Sevemiyorum.. Sevsem de Kastamonu şivesi içinde olsun istemiyorum, istesem de Antigone'nin üzerindeki gri tişörtü istemiyorum. Hepsini geçtim cep telefonu görmek istemiyorum. Bırakalım bunlar günümüzde kalsın.. Bırakalım ve bir de diğerini görelim. Onu zaten gördük demeyelim bir de sizden görelim. Güzel popolu kızın elindeki şarap kadehinden daha fazlasını görmek istedim belki. Ya da aksayan ışıklardan fazlasını. Hatta azını görmek istedim. Creon'un kravatını görmek istemedim mesela, İsmene'nin penti çorabını... Yasemen Levy'nin şarkılarının gerekliliğini düşünmek istemedim.. Arada karışımızdaki perdede çıkan ne dediklerinin anlamadığım kadınları da görmek istemedim. Ama onlar göstermek istedi.. Dediğim gibi hepsi benim ukalalığım. Kendimi dışarı atıp, derin bir nefesten sonra sigara yakmama sebep olanlardan biri olsa da oyun, denenen şeye saygı duyulmalı, cesaret ne olursa olsun alkışlanmalı.. Alkışladım tabii.
Ve Antigone... En büyük alkış sana.. Üzerindeki gri tişörte rağmen.
Nazım Uğur Özüaydın'ı da kutlamak lazım tabii ki. Öğrencilerine güveni ve cesareti için..
Sevemiyorum ben günümüze taşınanları.. Geçmişi geçmişte kaldığı haliyle seviyorum. Ama bakmayın siz bana. Gidin ve izleyin. Eminim daha iyi bir şeyle karşılaşıp beni kafanızdan direkt sileceksiniz. En azından bira kokusu olmayacak, ve benim gibi ukala öğrenciler.

"Ölüm Devrimin Maskesidir
"

İyi seyirler.