21 Ocak 2009 Çarşamba

Elbette


İnancımın eridiği, damla damla tükendiği zamanlar oluyor. Her şeyden vazgeçmek istediğim zamanlar, her şeyin benden vazgeçtiği zamanlar oluyor. Vazgeçtiğim zamanlar oluyor. An geliyor, metrelerce yükseklikten kendimi bırakacakmışım gibi bakıyorum hayata. Alınacak onca nefesten vazgeçilen o araf gibi... Avucumdakileri bırakıp, biriktirdiklerime bir nokta koyup gitmek istiyorum o zaman. O zamanlar gitmekten başka şans bırakmıyorum kendime.. "Kaçmak, sonsuza kadar kaçmak kurtarır beni." Umutsuz cümleler kuruyorum biteviye. Umut, tükendikçe büyüyor... Tükendikçe yer ediyor bende.. Her tükendiğinden daha benden oluyor.. Ben umut oluyorum sonra, umudum ben oluyor. Zaman öyle çabuk geçiyor ki, öyle hızla kayıp gidiyor ki ellerimin arasından, çaresizce bakıyorum yırtılan her takvim yaprağına. Bir telaştır gidiyor içimde. Bas bas bağırıyor içimdekiler. Bu kargaşanın içinde suspus olduğum zamanlar da geliyor. Susuyorum. Sustukça bitirmiyorum ama.. Erteliyorum. Sonra yine konuşmanın zamanı geliyor. Ve sonra yine susmalar. Öyle bir çark ki dönen içimde; neyi nerden aldığı, neyi nerye koyduğu, bana ne yaptığı belirsiz.
Zaman benden yana olduğunda insanların acımasızlığını hissediyorum, zamanı hatırlamaya başladığım ise insanların acımasızlığına göz yumuyorum. Gözlerimi kapamayı öğreniyorum yavaş yavaş..
Zaman geliyor, sımsıkı basıyorum toprağa.. Öylesine bir güç büyüyor ki içimde. Kimsenin dokunamayacağı, dokunsa da incitemeyeceği bir çiçek bahçesi yeşeriyor ellerimde. O zaman esip geçen zaman kardeşim oluyor. Zaman, ben ve umudum sonu olmayan bir yola çıkmaya karar veriyoruz. Peri masallarından çıkmış insanlar şarkı söylüyor etrafımızda.. Bir kumpanya başlıyor hayatımda.. Rengarenk yollar, çikolatadan evler.. Umudumun yine yanı başımda yeşermeye başladığı her anda olası bir tehlike taşıyorum... Tehlikeli bir hava soluyorum.. Zamana hiç inanmıyorum..
Bir bitiyor bir başlıyor ömür.. Bir doğuyor bir ölüyor umudum.. Olası her şey.. Her an her şeyle yaşıyorum. İçimde her şeyi yok veya var ediyorum. Ben yapıyorum hepsini..
İnsanlar, hayat, zaman öyle şans ki, öyle acımasız ki aslında.. Bunu bilmek üzerimde olan en büyük yük. Bu yük hep olacak.. Zaman akmaya, hayat adaletsizliğine devam edecek.

Bir gün gözlerimi kapasam ve zaman geriden akmaya başlasa. Biri başımı okşasa, un kurabiyesi koksa her yer, sabah kalkıp çizgi film izlesem, susam sokağını kaçırmak ağlama sebebim olsa, radyoda Oya-Bora çalsa, babam işten gelmeden uyusam, sigara dumanından rahatsız olsam, pazar akşamları annem yıkasa beni.. Hiç telaşım olmasa, birsürü logom olsa.. "Bir, iki, üç uyumazsan kötü kalpli cadı gelecek" desem, öyle uyutsam kendimi.. Sabah kalksam, peşine koşacak hayat kaygılarım olmasa... Resim yapsam bütün gün..

Her şeyden vazgeçmek isterim çoğu zaman.. Ama kolay değil bitirmek hepsini içimde.. Yok saymak kolay değil.. Aşk da var hem..

Sevgiliye;
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama.

William Shakespeare