30 Temmuz 2008 Çarşamba

Anlıyorum

Anlıyorum dedim O'na. Anlıyorum O'nu. Çok fazla. Bu yüzden kırılmıyorum veya kızmıyorum hiç. Öyle bir lüksüm yok bu defa. Hani demiştim ya "bu sefer başka" diye. Bu sefer başka. İlk defa anlıyorum, hem de çok iyi. Kafamda beliren harelerin sorumluluğunu sırtlanıp bu kadar kolay gidebiliyorum böylece. Hepsinin yükünü taşıyorum kendi kendime. O'na da dedim; bu benim meselem diye. Ufacık bir kısmını dahi vermiyorum O'na. O'nun bir yük daha taşıyacak gücü yok şimdi. Çünkü anlıyorum O'nu. Bu kadar kolay gidebiliyorum bu kez. Gözüm hiç arkada kalmadan. Kızmadan, kırılmadan.
Kafamı toplayıp önce kendimi inandırıyorum herşeye. Tek bir şey düşünüyorum... düşünüyorum. İşin içinden çıkarım bir gün. Kendi hesabıma. O'nun adına anlayabileceğim veya merak ettiğim birşey yok çünkü. Tanıyorum artık O'nu. Bir sorum yok.
Avucumu kapıyorum sımsıkı. Kaçıp gitmesin diye. Çünkü avucumdadır ve kahramanımdır. Hep öyle kalacaktır. Umarım ben de anlatmışımdır derdimi. Konuşmayacağım çünkü bundan sonra... Bu konu kapandı dedim. Önce kendime. Bu kadar kolay -veya zor- olmasının sebebidir O'nu anlamam. Özür yok. Eğer bir özür gerekiyorsa bu meseleye nokta babında, hayat O'ndan özür dilesin... Benden de...