17 Eylül 2008 Çarşamba

17 Eylül 1989

Erkenden uyandım sabah. Yarı uyur, yarı durur uykumu erkenden böldüm ve düştüm yollara. Şehrin sokaklarında aradım hayatı tekrar. Büyüdüğüm yollara bastım tek tek. Her köşe başında ağladım biraz. Dolandım ve ağladım. Dolandıkça ağladım. Bu sabah çok ağladım. Herşeyi aradım sokaklarda. Geride kalan herşeyi. Hatalarımı aradım. Kendimi aradım bu sabah. Üşüdüm biraz. Sonbahar iyice gelmekte bu şehre. Sonbahar gelmekte birileri gitmekte. Kaldırımlarda seksek oynamak istedim. Büyük adamlar vardı orda yapamadım. Bu sabah şehrin sokaklarında gezindim. Gezindim ve ağladım. Ne kadar yürüdün diye sorma. Bilmiyorum.
Geride kalan herşeye geride kalanlardan biri olarak baktım. Öyle gördüm onları. Tek tek topladım arnavut yollarında Galata'nın. Hayatı parmak uçlarımda yaşamaya başladığım o binayı gördüm. Nasıl da sarıydı. Eskiden de sarı mıydı hatırlayamadım. İlk kez görür gibiydim bu sarılığı.
Acımasız bir zaman dilimi geçmiş üzerinden. Tam da benim üzerimden. Adım adım küçüldüm şehrin sokaklarında. Her adımdan geriye döndüm bir kez. Yol uzun değil. Epi topu ondokuz yıl. Anlara dayanır dostluğumuz bu zamanla. Her adımda azaldı yük. Her bir adımda azaldı gözyaşım. Geride kalanlar arttıkça huzura yaklaştı ruhum. Hiç birşey görmemişim. Hiç ama hiç büyümemişim. Zaman ilerledikçe canımı acıtan şeyler artmış. Büyüdükçe yük artmış. Geriye kalan zaman korkuttu gözümü. Geriye kalan acımasız zaman. Hayatıma girmiş ve girecek olan acımasız insanlar korkuttu gözümü.
Dün saçlarımı kestim. Ondokuz olduğum bugün saçlarım yok. Birşeyler döküldü tepemden. Geriye içi oymuş, kendine yer bulmuş yaralar kaldı. Silmek atmak zor onları. Lekesi geçmez hiç. Hep kalır.
Bu sabah doğmuşum ben. Henüz doğmama üç ay kadar süre varken. Bekleyememişim. Atmışım kendimi hayata. Doktorlar yaşamaz demiş.
Dün gece saçlarımı kestim. Kermit fotografladı. Hep biri gelip tanık oldu her anıma. Hep biri/leri vardı yanımda. Hep yalnızdım. Her köşe başında aşina bir yüz, bir gözyaşı bıraktım bu sabah. Bu sabah doğmuşum ben, üzerinden ondokuz yıl geçmiş. Doktorlar yaşamaz demiş. Zaman geçmez dememiş.
İçimde bir çocuk şarkı söylüyor utanmadan bu sabah. İçimde hala bir çocuk şarkılar söylüyor.
Bugün benim doğumgünüm. Hiç önemsemem doğumgünlerini. Bu sabah yürüdüm ben bu şehrin sokaklarında. Hayallerimi, aşklarımı büyüttüğüm sokaklarda.
Bir çocuk yürüdü bu sabah şehrin yollarında. Kaybettiklerini aradı. Az zaman sonra vedalaşmak için söz verdi. Döndü evine bir yıl daha büyüdü.