1 Aralık 2008 Pazartesi

Boş zamanlar, boşluklar, içini doldurmaya çalıştığımız anlar, bir var olup bir yok olan yüzler. Kış geldi. Haydi kapanalım hepberaber içimize. Battaniyeleri çekelim üstümüze sevdiğimiz filmleri izleyelim. Yalnız kalalım.. Şimdi doldu ucunda kıyısında çok az kalan boşluk da. Şimdi doldu, tam. Sessiz sessiz, damla damla biriktirdim. Kış gelmişken doldu. Tam zamanında doldu.
Bir hikaye anlatacaktım içinde üçüncü tekil şahısların olmadığı. Mışlı geçmiş zaman hem de. Yaşanmış ve bitmiş. Yaşanması ve bitmesi gerekmiş.. Mış miş...
Çantamdaki kitaplar gün geçtikçe artıyor.. Kendimi kitaplara kapadım. Şimdi hayatımın merkezinde Eric Moris ve "duyu belleği" var. Eric Moris, unutmayın diyor. Unutmuyorum.. Bugün bu teknik üzerine çalıştım.. Moris'in dediklerini bir bir yaptım. Belleğimi zorladım. Önce kokusunu çağırdım, sonra ellerini, sonra sesini duydum. Doğru söylemiş.. Hepsi tastamam oldu..
Neden, nasıl, niçin? Bunların hepsini sor diyor.. Soruyorum. Acaba bunları yazarken ne amaçlı kullanacağımızı biliyor muydu. Masum oyunculuk teorileri hayatı çalkalamak için kullanılırsa ayıp mı olur. Bilmem, belki.
Bakınız Aralık geldi.. Kafamın karışıklığı çok belli oluyor mu?

ps: vizeler sonrasında en iyi Shylock performansına sahipmişim. U. Hocam dedi bugün.. Kötü olmamıştı ama böyle bir şey de beklemiyordum. Eyvah eyvah dedim sonra demek millet o kadar vahim.. Kötülerin iyisi olmak işime gelmiyor.
hayır ukala falan değilim! :)