9 Mart 2009 Pazartesi

Hıçkırık

Rotası belirsiz bir gemi gibiyim. Gemi benliğim için büyük bir benzetme. Bir sandalım; tek kürekli. Durmaya çalıştığı her limanda kayalıklara çarpan, su alan; bazen belirsiz bir reisin kaptanlık yaptığı. Hayatım kararsızlığım ve çaresizliğim çerçevsesi içinde kötü bir reprodüksiyon; çok uzaktan bile hataları göze çarpan. Belirsiz. Bazısının kendince anlamlar yüklemeye, derinlik kazandırmaya çalıştığı, kiminin ise bakmaya değer vermediği.
Ne zaman bir şeye karar vermeye kalksam önümde bir duvar kuruluyor hızla. Ne olduğunu anlamadan hayallerimin inşaatına başlamadan çoktan örülmüş oluyor galiz duvar. Toslayıp geri dönüyorum sonra. Bir labirente dönüşüyor düşlerim; içinde günbegün kaybolduğum.
Umut diyorum. Umut beni terk etmek için hayatımda. Gözünü kırpıp koca bir nanik yapan. Yarın benim için kötü bir şaka çoğu zaman.
Ama inanıyorum her şeyde bir alamet olduğuna. Hayallerimi böyle ayakta tutmaya başlıyorum. Sonra yine bir duvar görüyorum. Savruluyorum oraya buraya. Zihnim sigara dumanı gibi karışıyor havaya. Çok oldu netliğin uzaklaşması benden. Belirsiz her şey. Zaman flu. Ama biliyorum ki her şeyde bir alamet var, bundandır çoğu kez yokmuş gibi davranıyorum seyre dalıyorum hayatın akışını, yarının ne getireceğine bakıyorum. Çoğu zaman tek gözüm kapalı. Bir dosta omuz uzatıyorum çok kolay ama ben gerçek hayatta duygularımı açamıyorum öyle herkese. Bir düşte yaşıyorum. Kendi kendime anlatıyorum masallarımı.
Biliyorum evet. Herkesten fazla biliyorum bir hayalin peşine koştuğumu. Bir masal kahramanı oluyorum çoğu zaman. Ama biliyorum ki ayaklarımı toprağa basıp dünya zamanıyla alsam nefesimi işte ölümüm de öyle olacak. Tek gözüm açık olacak yine... Anlamıyor kimse, kendime de anlatamıyorum.. Ne anlatmam gerektiğini bilmiyorum.