15 Kasım 2008 Cumartesi

tesadüfen karşılaştım içimde, kendimle yeniden

Hayatın tesadüflere, tesadüflerinse koskoca bir hayata dönüştüğü bir zaman dilimi yaşamımız. Tesadüflerin üzerinde geziniyoruz. Bazen koşup, sağımıza solumuza bakmadan, ne kaçırdığımızı neler kaybettiğimizi bilmeden rastgeliyoruz bu tesadüflere, bazen de ufak adımlarla hatta sıkça durarak yaşıyoruz hayatı. Her şeye tek tek dokunarak. Tesadüflere boyun eğerek, tesadüflere şaşarak veya gülerek. Koskoca bir tesadüf hayatımız. Öyle ki, hayatın koca bir "ce-e!" olduğuna inanmaktan başka şansımız yok kimi zaman.. Zaman zaman.
Gezinirken, durup beklerken, bekleyip dururken hep düşündüm bunları. Tesadüfen karşılaştık hepimiz. Tesadüfen hayattayız belki. Sizi bilmem ama benim hayatım koskoca bir tesadüf. Küçük, çok küçükken geçerken bana uğraşmış bir hastalık. Sayısız cerrahi müdahalelere, bilmem kaç doktora, o hastane senin bu hastane benime maruz bıraktı beni.. Tesadüfen karşılaştık bu hastalıkla. Çocukluğumun nedensizliklerini günbegün deşen, deşip de kendine irili ufaklı yer eden bu hastalıkla da iki sene önce vedalaştık. Yine tesadüfen. Benim hayatım bir şansmış. Öyle dedi doktorum. Altı ay dokuz günlükken doğmuşum ben. Doktorlar yaşamaz demiş. Dört yıl sonra tekrar söyleyecekleri gibi. Yaşamışım. Tesadüfen...
Yürüdüğümüz yollar, sevdiğimiz insanlar, can yakıcılar hep tesadüfen. Hayatın bol cilveli, işveli hafif kevaşe elleri birleştirmiş bizi. Biz bilmeden. Koca koca ağaçlar kesilip yol olmuş, birlikte yürümüşüz. Bazen omuz omuza bazen de birbirimizin varlığını yok sayarak, görmeden. Bu ülkede doğmam da bir tesadüf benim. Nerden nereye diyor insan. Yaşadığım aşklar, hayatıma giren insanlar, seçtiklerim, öptüklerim, teptiklerim hep tesadüfen. Çok da deşmeye gerek yok hayatı. Ama hayır "biz kaşınanlar" sadece böyle buluyoruz yaşama amacını. Ölmemizin vereceği huzuru düşüne düşüne yaşıyoruz. Ancak böyle yaşıyoruz.