2 Aralık 2008 Salı

Size Öyle Geliyorsa Öyledir

Kim doğru söylüyor? Peki doğru dedikleri nedir? Gördüklerimiz, duyduklarımız mı? Gerçekten doğru var mıdır peki? Yoksa doğru sadece içimizde olan ve hiç kimsenin bilmediği zaten bilemeyeceği şey mi?
Bizi doğruyu aramaya iten nedir...Kendi doğrularımızı bile ancak ve ancak istediğimizde görebilecekken ne diye başkalarının hayatlarına burnumuzu sokar, onların doğrularını ararız.
Bizim için gerçek hangisiyse, doğru odur. Gerçek doğrunun hangisi olduğunun ne önemi var. O doğrunun, gerçeklik payı mıdır bize güven veren?
Böyle diyor "Size Öyle Geliyorsa Öyledir"

Şık bir salon zevkle döşenmiş mobilyalar, sade tüller. Ve bu salonda birbirinden şık adamlar, kadınlar...
Yeni olmak zordur. Yeni,keşfedilmek üzere lanetlidir.Bambaşka bir şehirde, bambaşka insanların anbean hayatınızın içine girmesine asla engel olamazsınız. Hele ki bir sırsa en mahreminiz, yepyeni ellere,seslere hazır olmak zorundasınız.
Ne Panzo'nun harap olan kimliğine aldırış edildi ne de Frola'nın anneliğine. Peki neydi onların sırrını bu kadar ayyuka çıkaran şey?
Merak. Hiç çekinmeden ötekinin hayatına burnumuzu sokarız. Tepemizde Lamberto Laudisi gibi alay edenler, size ne diyenler olasa da. Bir gerçek vardır ve bu gerçeği bilmek zorundayızdır. Her şeyden daha çok.

Modern tiyatronun kurucularından sayılan Nobel Ödüllü İtalyan yazar Luigi Pirandello'nun komedisi İstanbul Şehir Tiyatroları'nın, Engin Gürmen rejisiyle sahnelenen yeni oyunlarından.

Özhan Özdil'in hazırladığı sade ve şık dekor öncellikli olarak dikkatimi çekiyor. Fakat sade sahneye karışılık, çok büyük perdeler kullanılması, geride kalan yaratıcı kapı ve fonu sönük bırakmış. Bu arada dekorun bir bölümünün seyirci arasına yerleştirilmesi, seyirciyle ilişkili metni destekleyen bir unsur olarak başarılı.Aysel Doğan'ın imzasını taşıyan kostüm ise gerçekten takdire şayan. Şık, yaratıcı ve uyumlu. Tekrarlanan sahnelerde, oyunun genel temposuna uygunsuzluğuyla beni rahatsız eden klasik bir müzik var. Saç ve makyajda ise özenilmişlik göze çarpıyor. Kadınların şıklıkları, başarılı makyaj ve saç kesimi ile desteklenmiş.
Yaş ortalaması yüksek, deneyimli oyuncuların yer aldığı oyunda Kubilay Penbeklioğlu (Lamberto Laudisi) , Nilgün Kasapbaşoğlu (Bn Sirelli) beğendiğim oyuncular. İki oyuncuda yeterki kadar doğaldı. Kubilay Penbeklioğlu'nun sürekli seyirciyle ilişkili olması, oyunun seyirciden ulaştığı sahnelerde bir cankurtaran görevi gördü. Nilgün Kasapbaşoğlu ise başarılı performansıyla seyirciden yeterli reaksiyonu aldı. Diğer oyuncuları vasat buldum ne yazık ki. Abartılı veya tutuk oyunculuklar oyunun ritmini bozdu. Oyunculuk açısından ikinci perde daha başarılıydı.

Böylesine başarılı bir metin yönetmen Engin Gürman'ın işini kolaylaştırmış. Deneyimli yönetmen ise oyunun mesajını sık sık tekrarlamayı seçmiş. Aslına bakarsanız çok rahatsız edici bir unsur değil. Fakat etkileyici final sahnesi, oyunun başından sonuna kadar söylenen sözlerle bitmeseydi veya bu sözlerin üzeri oyunun başlarında biraz kapatılarak seyircinin düşünmesine zaman verilseydi daha başarılı olabilirdi. Mesaj başta verilerek seyircide sadece "merak" duygusu bırakıldı. Oysa başta verilen mesajla, oyunun sonunu anlamak hiç de zor değil.

Panzo mu deli yoksa Frola mı? İkisinden biri yalan söylüyor ama hangisi?Bunu herkes, herşeyden daha çok merak ediyor ama neden? Bir doğru olmalıydı ve ikisinden biri bize gerçeği söyleyebilirdi. Ama onlar ne kadar "gerçeği" söylese de biz inanamadık. Çünkü biri siyah derken diğeri beyaz diyordu. Doğruyu bulmak zorundaydık. Biri yalancıydı. Yalancı deli.

Peki bir "gerçeğe" ihtiyacımız var mıydı? Bizim için hangisi gerçekse doğru da o değil miydi? Benim gerçeğim benim doğrum, sizin gerçeğiniz sizin doğrunuz. Bu şık ve uyumlu salonda, en zevksiz en karmaşık kısmı vardı hayatın. Gerçekler ve yalanlar yani doğrular. Aynada kimi görüyorsak, gerçek o değil miydi? Tek gerçek vardı o da doğruluğuna inandığımız...
Biri deli olmalıydı. Bazı yalanlar, en gerçekten daha doğru olmak zorundaydı. Acaba herkes deli miydi? Yoksa hepimiz deli miyiz? Size öyle geliyorsa öyledir...

İyi seyirler...