11 Ağustos 2008 Pazartesi

zamansız

Bu sabah saydım tek tek canımı acıtan şeyleri. Yolumu tıkayan şeyler veya uyutmayanları. Sayamadım. Uykusuzdum çünkü. Sevmiyorum zamanı, inanmıyorum bu yüzden. Zamanla geçer diyorlar.. Ben gülüp geçiyorum. Zamanla geçmez bende. Zamanla birikir, zamanla azalır, ama geçmez.
Daha kaç kez kırılır kalp. Daha kaç kez acır can. Öfkeleniyorum çoğu zaman. Zarar verme yetim olmadığından ağlıyorum. Ve tabii anlıyorum. Zaten bu yapabildiğim en iyi şey. Ama anlatamıyorum. Hiç bir zaman derdimi anlatamıyorum. Konuşamıyorum insanların dilinden. Onları anlayabiliyorum ama anlatamıyorum. Bu sabah saydım tek tek. Saydıkça yaşlandım, ellerim buruşmaya, yüzüm kırışmaya başladı. Bacaklarım ağrıdı sayarken. Ne kadar yaşlandım bu sabah. Bu sabah ölseydim asla aklım kalmayacaktı hayatta. Bu sabah ölseydim eğer gözüm kalmayacaktı arkada. Bu sabah ölseydim eğer zaferlerim ya da yenilgilerim kalmayacaktı hafızamda. Bu sabah ölmeliydim. Bir şey ya da biri için değil ama. Bu kadar basit midir ki ölüm. Alacağın binlerce nefesten vazgeçmek kolay mıdır bu kadar. Değildir. Ama bu sabah ölmeliydim. Ruhum huzur bulacaktı. Zaman gelip geçiyor diyorlar. Zamanın gelip geçtiği yok aslında. Hiç birşey değişmeden, dünüm bugünüm birken ve hayat gelecek için asla umut vermiyorken zaman yoktur. Zamana inanmıyorum bu yüzden. Bir çok şeye inanmadığım gibi. Ve artık kendime de inanmıyor, güvenmiyorken bu sabah ölmeliydim. Sessizce ve fena halde uykusuzken.
Kalbin durması için kaç kez parçalanması gerekiyor. Bunun bir sayısı olmalıdır. Ne kadar acımalıdır can bedene kızıp gitmek için. Hayat neden bu kadar zor ve neden bizi kirlenmek için zorluyor. Neden biriktiriyoruz herşeyi ve yeniden bu kadar nefret ediyoruz. Neden sevilemiyoruz veya sevemiyoruz. Neden ölmüyoruz hepimiz. Bu sabah ölmeliydim ben. Tam da birikmişken. Sessizken ve uykum varken...

Bir Kalp Kırıldığında

bir oyun oynayalım mı
herkes açsın kalbini
oyun oynayalım mı
her kalp bir büyük dünya
ve bir kalp kırıldığında
hayata dair ne varsa
üzerinde o dünyanın başlar yok olmaya
bir kalp kırıldığında
denizler kurur toprak küser
denge kalmaz o dünyada
her kalp kırıldığında
bir yerlerde yolculuk başlar
mavi renkten siyahlığa
her bir kalp kırıldığında
bir oyun oynayalım mı
kırmayalım birbirimizi
oyun oynayalım mı
her kalp ayrı bir dünya
ve bir parça kristal aynı zamanda
bir de bilmeyerek değil ama bilerek kırılmışsa
artık acı da duymaz başlar yok olmaya
bir kalp kırıldığında
denizler kurur toprak küser
denge kalmaz o dünyada
her kalp kırıldığında
yolculuk başlar mavi renkten siyahlığa, karanlığa
her bir kalp kırıldığında