9 Temmuz 2009 Perşembe

zaten yazlar hep hüzün getirdi

Yazın tam ortasındayım. Bu orta yerden hemen çıkmak istiyorum. Sevmiyorum yazı. Hiç sevmedim. Sıcağı da. Sıkıntısı bol yazın. Bir çok insanın aksine yaz benim için sıkıntı demek. Hep hüzün getirdi bana yazlar. Bir türlü bitmeyen, geçmeyen yazlar. Sıcak, boğucu yazlar. Ben de bu terlediğimin yazında yazamıyorum. Boğuldum. Çünkü yazmamak demek; kendimle kalmamak demek. En çok kendimle kalmaya ihtiyacım var uzun bir zamandır. Ve tabii en çok yazmaya. Kalemi de küstürdüm, yazamıyorum da artık. Eridi gitti yaz sıcağında yazı.
Deniz ve tatil kelimelerini hiç hatırlatmadı bana yaz. Curcunalı İstanbul gecelerini de. Hep bir sıkışma bıraktı aklımda yaz. Hep arada kalma. Hep ne olduğunu bilmediğin bir yaz gecesinin, ne olduğunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğin bir yaz sabahını hatırlattı yaz bana. Bilinmez bir zaman. Sıcağa teslim olmuş bir zaman. Annemin her yaz şehirdışında olmasından kaynaklı hep bir eksiklik, hep bir yarımlık ve dağınıklık benim için yaz. Pis bir ev, yemeksiz bir mutfak benim adıma yaz. Tadı damağımda kalmış aşkların mevsimi yaz. Lanetli bir sıcağın, bir türlü kaçılamayan gölgesi. Ferahlamaya, serinlemeye ve üşümeye ihtiyaç duyuyorum. Bir de yazıya. Ben kendimi dağıttıkça yazı avuçlarımdam kayıyor. Kendimi toplamamı, hayatı kotarmamı da yazı sağlıyor. Hem düşüş grafiğim yazı, hem de kriz programım.
Okulun, bir uğraşın olmaması kötü en çok. Nefret de etsen hergün yapacak bir şeyin olmaması kötü. Şehrin gürültüsü kötü. Cıvıl cıvıl insanlar tahammül sınırlarını zorlamakta. İş yok. Ve keşfettim ki bu memlekette yazları para da yok. Sıcak bir de sıkıntı çok.. Günler uzun, geceler yok. Öğrendim ki bu şehirde asıl yazları hayat yok.
Yazmak istiyorum. Nereden başlayıp nereye gideceğini bilmiyorum yazının. Ama istediğim tek şey -anlamlı ya da anlamsız- cümleler oluşturmak. Kelimeleri bir araya getirerek, dedim neymiş onu anlamaya çalışmak.
Kitaplar okumak, filmler izlemek, yazılar yazmak istiyorum. Yaşadığımı farketmeye ihtiyacım var. Sessizliğe ve kendime ihtiyacım var. Bunların hiçbirini yapamıyorum. Mecalim yok. Üzerimde nedeni olmayan bir uyuşukluk, tepemde güneş, takvimde yaz, ellerimde hüzün var.
Yaz bitsin, yapraklar dökülsün.