15 Haziran 2010 Salı

birtakımşeyler

Eskiden hep zamana ihtiyacım var derdim. Zamanın geçmesine, geçerken her şeyi düzeltip temizlemesine ihtiyacım vardı. Şimdiyse zaman hariç her şeyin geçmesini istiyorum. O kadar tembelim ki. Yüz yaşında gibiyim. Kolumu kaldıracak derman bulamıyorum çoğu zaman. Benim esas sorunum hayatımda bir şeylerin düzelmesi ve iyiye gitmesi için hep bir iteleyen güç beklemem. Hep iyi birşey olsun diye beklemem başlamak için. Oysa en çok kendim biliyorum ben-yapmazsam-hayat-bakmaz. Kalkmadan yürüyemem. Ama bu tembelliğimi ve üzerimdeki ölü toprağını atamıyorum bir türlü. Şanssız bir insan olduğuma inanıyorum fakat biliyorum ki çoğu zaman şansızlığımı kendim yaratıyorum. Ben-yapmazsam-hayat-bakmaz. Bir kalkmayı denemeliyim artık. Biraz şans dilemeliyim kendime.. Yoksa yirmili yaşlarım böyle bir-baltaya-sap-olamadan geçip gidecek.
Galiba o kadar çok istiyorum ki hayattan, o kadar çok beklenti içindeyim ki; birşeyler zor geliyor. Beklenti içinde olmakla durup beklemeyi ayırt edemiyorum.
İşin en kötü tarafı da bunun farkında olmam. Bile bile lades yani. Şansımızı kendimiz yaratıyoruz biliyorum. Peşinden koşmadan gelmiyor hayat ayağına. Önce kalkmalı, sonra da koşmalıyım. Belki bir yerlere, belli bir zamanda beni bekleyen başka bir hayat vardır. Değişmeliyim çok. Daha çok.

Hiç yorum yok: