29 Ekim 2009 Perşembe

Kış Gelir

Uzun zamandır ilk defa hafta ortası bir gün evdeyim. Dışarısı soğuk, yağmur var. Pencereyi açtım. Üşüdüm. Üşümeyi özlemişim, ama yine de kapadım pencereyi. Kışı seviyorum. Yavaşlığını, boşluğunu, hüznünü ve yalnızlığını seviyorum. Kafamın içindeki binlerce sesle beraber odamdayım. Yalnızım. Düşünmeye, bir yol bulup çıkmaya ihtiyacım var. Ama o kadar yorgunum ki düşünmenin külfeti ağır geliyor. Düşündükçe bulmak, buldukça kabullenmek, kabullendikçe daha da yorulmaktan korkuyorum. Hep böyle mi olacak diye soruyorum. Bir tarafım hep yere daha yakın, gözlerini açmaya korkak. Zorluyorum, ama olmuyor. Kimse anlamıyor sıkıntılarımı. Etrafımın duyarsızlığı, benim duyarmak adına başarısızlığım yetersiz kalıyor. Artık etrafımdan da bir şey beklemiyorum. Beynimi kemiren neyse işte, benim. Bende kalacak. Benle kalacak. Yapmam gereken tonlarca şey arasında şu hüzünbaz, sonbahardan kışa tıklayan günde kalmak, günü uzattıkça uzatmak istiyorum. Küçüldükçe küçülmek istiyorum.
Değişse artık bir şeyler. Ben değişsem, telaşlarım kalsa bugünde.

Hiç yorum yok: