1 Şubat 2009 Pazar

Şubat Manifestosu

İlkokul çoğrafya bilgisinden hatrımda kalan ama hiç dikkatimi çekip denk gelemediğim yegane bir mevzu vardır; Şubat aynın dört yılda birkez yirmidokuz çekmesi. -şu ayların da çekme olayı oldum olası ifrit eder beni "bu ay da otuzbir çekiyor!" - Coğrafya dersinden aklımda kalsa da şu zamana kadar dört yılda bir yirmidokuz çeken Şubat, dört yılda bir dikkatimi hiç çekemedi. Hiç ilgimi çekmiş bir ay olamadı. -zaman, bilhassa aylar hep ilgimi çeker- Yarı yıl tatilinden midir, İstanbul Kışı'nın kesvetli, ağır çekim curcunasından mıdır bilemem, hiç tadamadım Şubat'ı. Bu sebeptendir ki ne ilkokul coğrafyası kaldı aklımda ne de yirmisekiz -dört yılda bir yirmidokuz- çeken Şubat Ayı. Bu sabah öğrendiğim bu ayın yirmisekiz çekme hadisesinden farkettim bunu. Daha önce Şubat yirmidokuzla ilgili hiçbir şey hatırlamıyorum. İlkokul coğrafyasından aldığım bu bilgi bana sadece; Şubat yirmidokuzda doğmadığım için şükrettirmişti. Allah muhaffaza bir çocuk için dört yılda bir doğumgünü kutlamak kadar korkunç bir şey olamazdı.
Hiç yirmidokuza denk gelemediğim ya da yirmidokuz hiç bana denk gelemediği için Şubat ayı; yazılarının çoğu silinmiş, sararmaya yüz tutmuş, hafif grileşmeye başlamış bir kağıt müsvettesi gibi gelir.. Dikkat çekmeyen, nedensiz ve gereksiz. Göz açıp kapayıncaya kadar kendimi Mart'ta bulurum. Sanırım bunun nedeni Yarı yıl Tatili; tatiller hep çabuk geçer. Ama sadece buna bağlayamıyorum Şubat'ı. Başka bir şey var bu yılın ikinci, mevsimin sonuncu ayında; çözemediğim, çözmek için çaba harcamadığım. Belki de sorunu budur Şubat'ın. Yüzyıllar boyu konulmamış teşhisi budur. Kimse Şubat'ı anlamaya çalışmaz, anlaşılmaya çalışacak kadar değer vermez.
Bir şair için romantik bir öge değildir pekala Şubat. Ya da bir değişimin habercisi değildir; epi topu yirmisekiz- dört yılda bir yirmidokuz- gün süren, sürüne sürüne giden Şubat. Kimsenin dikkatini çekmeyen, iki günlük özürü -dört yılda bir bir- burnundan fitil fitil getirilen kısa süreli bir zaman dilimidir. İki günlük eksikliği onu aydan saymamıza bile neden olmaz. Oysa öyle değil. Bu sabah benim kanayan yaram oldu Şubat. Şubat'ta bir aydır, ve diğer tüm aylarla aynı itibarı görmelidir. Hatta diğer otuzbir çeken iki aydan birer gün Şubat'a eklenmelidir. Hem zaten bütün mevsimler birbirine benziyor. Hem de otuzbir çeken diğer iki ay toplumsal seksüel belleğimizin ızdırabından kurtulur.
Şubat manifestomu bir yana bırakacak olursak, bir zaman kavgalısı olarak kendi adıma birer itilaf devleti olarak gördüğüm yılın herbiri birinden düşman aylarını eşit görmek isterim. Adil savaşmak isterim.
Akşam, yemek dökülen mutfak kilimini küvette yıkarken annemi gördüm. Ve ayak bileklerini... Anneanneminkiler gibi olmuşlar.. İncecik. Annemde, sonra sadece anneannemde gördüğü o muhteşem ayak bilekleri. Sanırım Slav kadınlarına Tanrı'nın bahşettiği onlarca güzellikten benim için en şuh olanı; ayak bilekleri.. İncecik, dokunsan kırılacak gibi; kristal kadehler gibi.. Anneminkiler de anneanneminkiler gibi olmuş.. Ama bu inceciklik pek de güzel bir inceciklik değil; yaşlı bir inceciklik. Üzerinde zaman tutan, yorgun bir inceciklik. Tıpkı anneanneminkiler gibi. Zira ben anneannemin ayak bileklerini zamana batmış, dünya yorgunluklarından nasibini almış hallerini bilirim. Anneminkiler de olmuş. Yaşlanmış annem. Son günlerde hızla verdiği kilolara "biraz yemek ye o zaman!" diye çıkışıyordum.- belki de sadece az yemek yediği için zayıfladığına kendimi inandırmak istememdendir- Ama öyle değil galiba. Zaman tüm Bazoviç kadınlarının kaderi olan zayıflığı anneme de getirmiş. Annemin yedi ceddinin kadınları yaşlandıkça tığ gibi olur. Hem genetik, hem şekerden. İlk defa annemin yaşlandığını gördüm Şubat günü. İlk günü.

4 yorum:

Boskafa dedi ki...

Ovççç zaman üzerine ben bile bu kadar kafa patlatmamıştım?!:S

Karōshi dedi ki...

Oly'cim;

Ama ama Şubat ayında kova burcu insanları doğmuştur.. Sanırım en büyük özelliği budur.. Benim için özel bir aydır Şubat nedense.. Anneciğinin bileklerine dikkat et.. Yormasın onları çok fazla.. Ve banyodayken de ayağı kayıp düşmesin aman.. Allah korusun.. İncecik dedin de birden ürktüm.. GÜZEL YAZIYDI...

Oly Art dedi ki...

Xenophilius;
Beterin beteri var :)

Karöshi'm
Babam kova burcudur bu yüzden kova burçlarıyla ilgili güzel anılarım yok :)
Anneciğe de dikkat ediyoruz. Şu zayıflık konusu için doktora gitti. Vitaminler falan alması gerekmiş. Kısa zamanda daha iyi olacak inşallah.
Kocaman sevgi :)

ondine dedi ki...

şubat aseksüelmiş, mastürbasyondan da hoşlanmazmış ki.